Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

başka bir yol almak

  • 1 chemin

    Dictionnaire Français-Turc > chemin

  • 2 Weg

    Weg <-(e) s, -e> [ve:k] m
    1) ( allgemein) yol; ( Pfad) yol;
    am \Wege yolda;
    jdm den \Weg ebnen ( fig) birinin işini kolaylaştırmak;
    jdm über den \Weg laufen birinin yoluna çıkmak, birinin yolda karşısına çıkmak;
    jdn/etw aus dem \Weg räumen ( fam) bir kimseyi/şeyi temizlemek;
    etw/jdm aus dem \Weg gehen bir şeyden/kimseden kaçınmak;
    jdm im \Weg stehen birine engel olmak;
    sich jdm in den \Weg stellen birinin yolunu kesmek, birini yoldan çevirmek, birinin gitmesine engel olmak;
    steh hier nicht im \Weg rum! ortalıkta durmasana!;
    jdm nicht über den \Weg trauen birine hiç güveni olmamak;
    die Post liegt auf meinem \Weg postane yolumun üzerinde;
    wohin des \Weges? nereye böyle [o gidiyorsun] ?
    2) ( Strecke) yol, mesafe; (Reise\Weg) yol;
    auf halbem \Weg(e) stehen bleiben yarı yolda kalmak;
    auf halbem \Weg umkehren yarı yoldan dönmek;
    etw zu \Wege bringen bir işin yolunu yapmak;
    etw in die \Wege leiten bir şeyi yoluna koymak;
    Schritte in die \Wege leiten önlemler almak;
    sich auf den \Weg machen yola koyulmak [o çıkmak];
    vom rechten \Weg abkommen doğru yoldan ayrılmak, yolunu sapıtmak;
    daran führt kein \Weg vorbei bunun başka yolu yoktur;
    er ist auf dem besten \Weg... bu gidişle...;
    unsere \Wege trennen sich hier yollarımız burada ayrılıyor
    3) ( Mittel) yol; ( Art und Weise) yol; ( Methode) yol;
    auf legalem \Weg legal [o yasal] yoldan;
    auf schriftlichem \Wege yazılı olarak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Weg

См. также в других словарях:

  • almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uçmak — 1. nsz, ar 1) Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu. S. F. Abasıyanık 2) Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yapmak — i, ar 1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. Ç. Altan 2) nsz Olmasına yol açmak Durgun sular sıtma yapar. 3) nsz Yol almak 4) Onarmak, tamir etmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalkmak — nsz, ar 1) Gitmek üzere yerinden ayrılmak Niye kalktınız, biraz daha otursaydınız. 2) den Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı. H. Z. Uşaklıgil 3) den Uyanarak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaplamak — i 1) Her yanını örtmek, istila etmek Bulutlar gökyüzünü kapladı. Sessizlik ortalığı kapladı. 2) Çepeçevre sarmak, kuşatmak Evlerin bir tarafını yol, üç tarafını da yine çam ormanları kaplar. S. F. Abasıyanık 3) nsz Bir kabın, bir kılıfın, bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • borç — 1. is., Rus. Borş 2. is., cu 1) Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim. P. Safa 2) mec. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe Vatan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KAT' — Kesme, ayırma. * Geçme. Yol almak. Yüzerek geçmek. * Delil ve bürhan ile ilzam etmek. * Edb: Sözün te sirini arttırmak ve dinleyenin anlayışına bırakmak için söz bitmeden kesivermek. İmtihan geliyor. Çalışın, yoksa... Görmüyor gittiği yanlış yolu …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»